cover

Suat Şimşek

  • Yazılar
  • Favoriler
  • Yorumlar
7 Haz, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/7-518 K: 1996/675 T: 9.10.1996

Kural olarak kesin hüküm, kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava koşullarındandır; bu kabulün doğal sonuç olarak da aynı taşınmaza ilişkin sonraki günlü uyuşmazlıkların önceki kesin hükme göre çözümlenmesi zorunludur. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1994/2-625 K: 1994/905 T: 28.12.1994

Yabancı uyrukluların, bir Türk'e taşınmaz açısından mirasçı olabilmesi için tabiyetinde olduğu ülke ile karşılıklılık koşulunun gerçekleşmesi gereklidir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1992/2-717 K: 1993/39 10.2.1993

Yabancı unsurlu veraset davalarında, hak ehliyetini tespit bakımından kanuni sınırlamalar ve mütekabiliyet (ülkeler arasında karşılıklı işlem) esaslı unsurlardandır. Bu nedenle hakim yabancıların mirasçı olup olamayacaklarını resen araştırmalıdır. Yabancı devlet uyruğundaki Türk asıllılar da mirasçılık açısından yabancı statüsündedir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2005/1217 K: 2005/5481 T: 13.6.2005

Taşınmazın, cenaze namazlarının kılınmasına mahsus özel yer (namazgah) olduğu iddiası ileri sürülerek hazine tapusunun iptali ile köy tüzel kişiliği adına tescil istenmiştir; il mera komisyonundan bu yer hakkında ne gibi bir işlemin yapıldığı sorulmadan karar verilmiş olması yasaya aykırıdır. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2002/7861 K: 2002/7701 T: 14.11.2002

Mahkemece sadece, meranın ıslahı için gerekli giderin hüküm altına alınması gerekirken, kal kararının infazı için saptanan bedelinde tazminat miktarına eklenmesi ve bu miktar için de faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2002/5796 K: 2002/7946 T: 25.11.2002

Dava ile meraya elatmanın önlenmesi istenilmiş olup davayı tarım ve köy işleri bakanlığı açmıştır; meraya elatmanın önlenmesini isteme hakkı kural olarak, hazine ile yararlanan köy veya belediye tüzelkişiliklerine aittir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1990/7340 E: 1991/7643 T: 24.5.1991

Yerel hukuk mahkemesinde görülmekte olan kadastro ile ilgili davada, o taşınmaza ilişkin kadastro tutanağı düzenlendiği tarih itibarıyla bu mahkemelerin görevi sona ereceğinden, dava dosyalarının kadastro mahkemesine aktarılması gerekir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1991/1230 K: 1991/13826 T: 25.10.1991

Taşınmaz mal, tapuda kayıtlı olsun veya olmasın taşınmazdan ayrılması mümkün bir kısmı veya belirli bir payı zilyetlikle kazanılabilir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/5-555 K: 2005/17 T: 2.2.2005

Uygulamaya tabi tutularak davacılara pay tahsis edilen dava konusu imar parseli, imar planında lise alanı olarak ayrıldığından; davacıların taşınmazdan bağımsız yararlanma ve başka türlü kullanma olanağı kalmadığına göre; mahkemenin, kamulaştırmasız elatma koşullarının gerçekleştiği yönündeki direnme kararı yerindedir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/1-222 K: 1999/226 T: 21.4.1999

Medeni Kanun’un 917. maddesinden kaynaklanan davalarda uygulanacak zamanaşımı süresi tapu kaydının düzeltilmesi davasının reddine ilişkin kararın kesinleşme tarihinden başlar. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/8-161 K: 2002/301 T:10.4.2002

Borçlar Kanununun 133/2. maddesine göre alacaklı, borçluya karşı mahkemede veya hakem önünde dava açarak ya da karşılık bir iddia ileri sürerek alacağını dermeyan ettiği takdirde zamanaşımı kesilir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/8-964 K: 2001/751 T: 24.10.2001

Dava konusu taşınmaz, 1995 yılında yapılan ve kesinleşen orman tahdidi dışında bırakılmış olmakla orman niteliğini yitirmiş ise de; tahdidin kesinleştiği tarihe kadar orman niteliğini koruduğundan bu tarihe kadar olan zilyetliğe değer verilmesi mümkün değildir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/8-249 K: 2005/276 T: 27.4.2005

Taşlık kayalık yer olarak tespit dışı bırakılan taşınmazların imar ve ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiği, eylemli zilyetliğin sürdürüldüğünü davacı tarafça ileri sürülmüş, ancak bu olgu, gereği gibi araştırılmamıştır; bu nedenle dava konusu taşınmazın başında keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının humk'nın 259. Maddesi hükmü uyarınca yeniden dinlenilmeleri, gereken tüm incelemeler yapılarak taşınmazın niteliğinin belirlenmesi, sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/1–170 K: 1999/167 T: 24.3.1999

Koruma makiliği dışında kalan makilikler 5653 sayılı kanun hükümleri gereğince orman sayılamazlarsa da nitelikleri itibariyle devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, ancak imar ihya koşullarının gerçekleşmesi halinde özel mülkiyete konu teşkil edebilir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2000/8-1264 K: 2000/1250 T:11.10.2000

Kadastro yasasının 7/4 maddesi hükmünce itiraz üzerine tutanak düzenlenmiş ve kadastro komisyonunca hukuksal durumu belirlenerek tesbit dışı bırakmaya ilişkin bir kararının varlığı durumunda bu kararın veya kadastro mahkemesince verilen tesbit dışı bırakılma kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren kazanma süresinin ve koşullarının başladığının kabulü gerekir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1995/8-933 K: 1995/1150 T: 20.12.1995

Kadastro Kanunu ile imar - ihya gibi müesseselerde değişiklik yapıldığından, zilyet, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihe göre on yıllık süre dolmamışsa bu süre içerisinde, dolmuşsa 3402 s. Kanun'un 46/2. maddesi uyarınca 2 yıllık ek hak düşürücü süre içerisinde yeniden dava açabilir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1988/4438 E: 1992/4360 T: 20.2.1992

3402 s. Kanun'un 27. maddesi uyarınca kadastro hakimi, usul ve şekle ilişkin eksiklikler sebebiyle, kadastro tutanağını, kadastro müdürlüğüne iade edemez. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1991/10868 K: 1992/6714 T: 11.5.1992

Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki sınırlamalar dahilinde, kazandırıcı zamanaşımı ile zilyet tarafından iktisap edilebilmesinde, zilyedin iyiniyetli olması zorunlu değildir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1991/16568 K: 1992/10144 T: 14.9.1992

Sahipsiz (hâli) arazi, niteliği itibarıyla genişletilmeye elverişli sınır olduğundan, kayıt kapsamı miktarına değer verilerek belirlenmelidir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1992/10772 K: 1992/12635 T: 28.9.19923

3402 s. Kadastro Kanunu'nun 20/D maddesindeki hüküm sonucu miktar fazlasının kayıt maliki adına tescili mümkünse de, davacı halen kayıt maliki olmadığına göre, anılan madde hükmünün davacı lehine uygulanması mümkün değildir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1992/3845 E: 1992/16595 T: 17.12.1992

Herhangi bir kişi tarafından kadastro tespitine itiraz, tespiti askıda bırakır. Taşınmazda hak sahibi, ancak tespitin kesinleştiği tarihte belirlenir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 1995/1133 K: 1995/1891 T:27.02.1995

2886 Devlet İhale Yasasının 62. maddesi borçlu olan müşterinin temerrüdü halinde BK.nun 106. maddesinde olduğu gibi alacaklıya ifa ile birlikte geciken ifa dolayısıyla zararı veya ifadan derhal vazgeçip olumlu zararını veyahut sözleşmeyi fesih edip olumsuz zararını isteme konularında seçimlik haklar tanımamış, aksine yalnız sözleşmeyi fesih yetkisi vermiş, ancak fesih halinde istenebilecek zararın niteliği kapsamı ve koşulları üzerinde durmamış salt hesabın genel hükümlerine göre tasfiye edileceğini açıklamakla yetinmiştir. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 1994/8919 K: 1994/10468 T:25.11.1994

2886 Yasadaki yollama nedeniyle hesabın tasfiyesinde Borçlar Kanununun 106. ve 108. maddeleri hükümleri uygulanacaktır. Devamını Oku

7 Haz, 2023

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 1994/7129 K: 1994/9463 T:01.11.1994

2886 s. Kanun 62. maddesi, borçlu olan müşterinin temerrüdü halinde, alacaklıya ifa ile birlikte, geciken ifa dolayısıyla zararı veya ifadan derhal vazgeçip olumlu zararını veyahut sözleşmeyi fesih edip olumsuz zararını isteme konusunda seçimlik haklar tanımamış, aksine yalnız sözleşmeyi fesih hakkı vermiş, fesih halinde istenebilecek zararın niteliği, kapsamı ve koşulları üzerinde durmamış, hesabın genel hükümlere göre tasfiye edileceğini açıklamakla yetinmiştir. Devamını Oku

Listelenecek herhangi bir yazı bulunamadı.
Listelenecek herhangi bir yorum bulunamadı.