İstatistikler
5468
Yazılar
0
Yorumlar
23215
Puan
Popüler Yazıları
- Tahliye Taahhütnamesi Yargıtay Kararları Aralık 11, 2022
- Ortaklığın Giderilmesi Davaları Vekâlet Ücretine İlişkin Yargıtay Kararları Ekim 16, 2022
- Konut İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Yargıtay Kararları Ekim 15, 2022
- İmar Kanunu 32 ve 42. Madde Yıkım ve Para Cezalarıyla İlgili Danıştay Kararları Ekim 17, 2022
- Kamulaştırma Bedelinin Tespiti Hakkında Yargıtay Kararları Ekim 15, 2022
- Yazılar
- Favoriler
- Yorumlar
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 1994/7280 K: 1994/9464 T:01.11.1994
Borçlunun, borcunu yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin bozulması (feshi) halinde, Devlet İhale Yasasının 62. maddesinde hesabın genel hükümlere göre tasfiye edileceği öngörülmüştür. Sözleşmenin feshinde istenebilecek tazminat davacının kaçırılan fırsatı olarak olumsuz (menfi) zararıdır. Fesih halinde gelir kaydedilir kesin teminat, borçlunun borcundan mahsup edilemez. Devamını Oku
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 1994/3927 K: 1994/4201 T:11.04.1994
Şufalı payın ilişkin bulunduğu taşınmaz mal 2886 sayılı Yasanın 45. maddesi uyarınca, açık teklif sureti ile ihaleye çıkarıldığı ve yapılan ihale sonunda payın davalıda ihale suretiyle kaldığı anlaşılmaktadır. 2886 sayılı Kanun kapsamında yapılan ihalelerde ön alım hakkı kullanılabilir. Devamını Oku
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 1994/1127 K: 1994/3196 T:31.03.1994
2886 sayılı Kanundan sonra devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz kira sözleşmelerinin süre bitiminde ayni koşullarla bir yıl daha uzatılmış sayılacağına ilişkin 6570 sayılı yasanın 11. maddesi hükmünün uygulanabilirliliği ortadan kalkmıştır. Bu nitelikteki taşınmazlara ait kira sözleşmeleri kira suresinin bitimi ile sona erer. Devamını Oku
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 1993/2905 K: 1993/4544 T:25.05.1993
Sözleşmenin, davacı İdare tarafından haklı olarak feshedilmesi nedeniyle; davacı, hükümsüz olan bu sözleşmeye tekrar dönerek borcun ifa edilmemesinden doğan bu müsbet zararını isteyemez. Burada istenebilecek zarar, sözleşmenin hükümsüzlüğü nedeniyle aynı malı almak için ödemek zorunda kaldığı tutar arasındaki farkı (menfi zararı) isteyebilir. Devamını Oku
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 1990/5042 K: 1990/9206 T: 25.12.1990
İdarenin, bedeli almak ve malları teslim etmek yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde davacı alıcının sahip olacağı haklar Devlet İhale Yasasının 60. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Bu takdirde teminat alıcıya geri verilir. Alıcı, ihaleye girmek ve teminat vermek için yaptığı masrafları istemeye hak kazanır. Bu nedenlerle ve "çoğun içinde az da vardır" kuralı gereğince halen idarede bulunduğu takdirde, geçici teminatın davacıya geri verilmesine ve ihaleye girmek ve teminat vermek için yapıldığı kanıtlanacak davacı giderlerinin ödetilmesine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 1996/3476 K: 1996/4411 T: 25.3.1996
Korunması mümkün olmayan gecekonduların yıkımları nedeni ile 2981 sayılı Kanun'un 13/b maddesi uyarınca kendilerine arsa ve pay tahsis edilen hak sahiplerine belediyece bedeli ödenir. Enkaz bedeli ise, yıkımdan sonra kullanılabilir malzeme değerinden ibarettir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1992/18-715 K: 1992/740 T: 16.12.1992
Kamulaştırma Kanunu'nun 11. maddesinin (f) bendi uyarınca, kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelire göre taşınmazın belirlenen değerinin, ayrıca aynı maddenin (i) bendine göre artırılabilmesi için, artırma unsuru olan "objektif ölçülerin" açık, seçik, tüm nitelikleri ile belirtilmesi yanında bu ölçülerin, araziye getirdikleri katkıların ne olduğu ve arazi değerini hangi nedenlerle etkilediklerinin açıklanması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1995/18-426 K: 1995/687 T: 28.6.1995
Arazinin değeri ile rantı arasındaki oran kapitalizasyon faizi oranıdır. Bir yıl içinde bölgede satışı yapılan tüm arazilerin dekar başına fiyatı tesbit edilip ortalama dekar fiyatı bulunduktan; aynı arazi parçalarının herbirinin dekar başına net geliri de saptanıp yine ortalama net geliri belirlendikten sonra, her iki ortalama rakamın birbirine olan oranı, yüzde ile ifade edilen kapitalizasyon faizidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1995/18-633 K: 1995/826 T: 18.10.1995
Kamulaştırma bedelinin faizi temerrüt faizidir. Artırılan bedel faizinin kamulaşmanın kesinleştiği tarih olan mülkiyetin İdareye geçtiği tarihten itibaren işlemesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/18-23 K: 1996/129 T: 6.3.1996
Arazi kıymetinin takdirinde kullanılan kapitalizasyon faiz oranı için esas alınan unsurlar gerçek faiz oranı belirlenirken tekrarlanmamalıdır. Gerçek faiz oranı objektif, gözlemlere ve hakim denetimine imkan veren unsurlara dayanılarak belirlenmelidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/18-803 K: 1997/84 T: 19.2.1997
Yerleşmiş uygulama ve Yargıtay İçtihatlarına göre Türkiye'nin coğrafi konumu, iklim koşulları, toprak yapısı ve verimliliğine etkili olan diğer unsurlar göz önüne alınarak, kapitalizasyon faizi oranı % 3-% 5 arasında kabul edildiğinden, bu oranı % 1 olarak alan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması isabetsizdir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1997/1-655 K: 1997/1003 T: 3.12.1997
İdari mercilerin, kamulaştırma ile kamu malı niteliğini kazanan bir taşınmazı, imar uygulamasına tabi tutarak özel mülkiyete dönüştürme yetkileri bulunmadığından, bu yolla yapılan tescil, yolsuz tescil hükmündedir. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1992/2710 K: 1992/304 T: 22.1.1993
Kadastro tespitinden sonra doğan haklara ilişkin uyuşmazlıklara bakma görevi genel mahkemelere aittir. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1993/5718 K: 1994/4474 T: 25.4.1994
Kadastro mahkemesinin yetkisi, her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Bu yetkiyi, bölgenin idari sınırları belirler. Taşınmazın bulunduğu köyün idari bağlantısının değiştirilmiş olması, yeni ilçe kurulması nedeniyle olmadığından, kadastro mahkemesinin yetkisini etkilemez. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1993/5695 E: 1993/13158 T: 13.12.1993
Kadastro Kanunu uyarınca, avukat ve dava vekili ile takip olunan davalarda, vekalet ücretinin hesaplanmasında; keşif yapılmadığı takdirde, ilgili parsele ait son beyan dönemi emlak vergisi değeri esas alınmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1993/1134 K: 1994/4309 T: 18.4.1994
Yol, meydan, köprü gibi orta malları olan taşınmazlar hakkında kadastral sicil oluşturacak şekilde tutanak düzenlenemez, bu taşınmazlar sadece haritalarına işaretlenirler. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1993/2878 K: 1993/11683 T: 12.11.1993
Tapu kaydı kapsamında bulunmayan taşınmaz hakkında 3402 s. Kanun'un 20/4. maddesi uygulanmaz. Kadastro tespitinden sonra doğmuş olan bir hakka dayanılarak açılan davalara bakma görevi genel mahkemelere aittir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1992/12099 K: 1993/10248 T: 2.12.1993
Medeni Kanun'un 639. maddesine dayalı tescil talebinin kabul edilebilmesi için, taşınmazın orman, yayla, mera, kışlak gibi kamu malı niteliğinde olmaması, ayrıca kamulaştırma alanı içinde bulunmaması ve kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetlik koşullarının varlığının kanıtlanması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1993/5056 K: 1993/10869 T: 12.10.1993
Dayanılan kayıtlardaki sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, tespit; bunlarda gösterilen miktar esas alınarak, ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibarıyla belli bir yeri kapsıyorsa, o sınır esas alınarak belirlenmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1993/5986 K: 1993/7240 T: 28.9.1993
Orman tahdit sınırları dışında kalsa dahi, bitki örtüsü ve fiziki yapısı sonucu kültür arazisi niteliğinde olmayan, ekonomik amacına uygun zilyetliğe konu olmayan taşınmazın zilyetlik ile kazanılması mümkün değildir. Bununla birlikte, kadastro bölgesinde uygulanan tapular da, artık birer mülkiyet belgesi olmaktan çıkıp, yalnızca zilyetlik karinesi olan birer belge niteliğine dönüşürler. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2000/18-718 K: 2000/239 T: 29.3.2000
Kamulaştırma bedelinin tespitinde etkisi olan tüm unsurlar gerekçeleri ile ve değere katkı oranları ayrı ayrı belirlenip dayanakları da gösterilmek suretiyle kamulaştırma bedeli saptanmalıdır. Dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmazların ayrı ayrı incelenmesi neticesi aradaki farklılıkları, üstün ve eksik yönleri tek tek tespit edilmeli, bu nitelik ve farklılıkların taşınmazın değerine olan etkilerinin ne olduğu gerekçeleriyle saptanmalı ve bu suretle yapılacak karşılaştırma neticesi dava konusu taşınmazın değeri belirlenmelidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/18-732 K: 2003/791 T: 17.12.2003
Askeri güvenlik bölgesi içinde kalması sebebiyle, üzerinde yapılaşma yasağı bulunan taşınmazlarda, bu tahdidin taşınmazın değerini olumsuz, yönde etkilediği göz önüne alınarak, emsal taşınmazlarla mukayesede diğer unsurların yanısıra söz konusu değer düşüklüğünün de nazara alınması ve değer farklılık oranlarının buna göre belirlenmesi suretiyle kamulaştırma bedelinin tespiti için, raporu hükme esas alınan bilirkişi kurullarına yeniden ek rapor düzenlettirilmesi gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/18-204 K: 1999/180 T: 24.3.1999
Uygulama imar planı içinde yer almayan taşınmazın, arsa sayılabilmesi için; Belediye yada mücavir alan sınırları içinde kalıp iskâna ayrılmış olması belediye hizmetlerinden yararlanması ve meskun yerler arasında yer almış olması gerekir. 2. Kamulaştırma bedelinin artırılması davasında; dava konusu taşınmaz kadastro parseli, emsaller ise imar parseli olduğu takdirdE: Dava konusu parselin yapılacak karşılaştırma ile bulunacak değerinden düzenleme ortaklık payına tekabül eden oranda indirim yapılması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2000/5-1616 K: 2000/1643 T: 8.11.2000
Aynı amacın gerçekleşmesi için birden çok taşınmaz bir arada kamulaştırıldığında bunların durumunun bir bütün olarak kabul edilmesi ve kamulaştırma amacına uygun bir işlem ve faaliyette bulunup bulunulmadığının taşınmazların tamamına göre tesbiti gerekir. Devamını Oku