İstatistikler
5468
Yazılar
0
Yorumlar
23215
Puan
Popüler Yazıları
- Tahliye Taahhütnamesi Yargıtay Kararları Aralık 11, 2022
- Ortaklığın Giderilmesi Davaları Vekâlet Ücretine İlişkin Yargıtay Kararları Ekim 16, 2022
- Konut İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Yargıtay Kararları Ekim 15, 2022
- İmar Kanunu 32 ve 42. Madde Yıkım ve Para Cezalarıyla İlgili Danıştay Kararları Ekim 17, 2022
- Kamulaştırma Bedelinin Tespiti Hakkında Yargıtay Kararları Ekim 15, 2022
- Yazılar
- Favoriler
- Yorumlar
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/8-480 K: 2001/519 T:13.6.2001
Zilyetliğin çekişmeli hale gelmesi için mutlaka karşı tarafın dava açması şart değildir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1995/11198 K: 1996/5710 T: 6.6.1996
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan akarsu ve yatakları, kamusal yarar sağladıkları sürece özel mülkiyete konu olamazlar. Bu itibarla da kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve imar-ihya yolu ile kazanılamazlar. Ancak fiili değişiklik sonucu kamu malı niteliklerini kaybederlerse özel mülkiyete konu olabilirler. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1997/8-218 K: 1997/484 T: 4.6.1997
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler, imar ve ihya edilmedikçe, kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile iktisap edilemez. Taşınmazın, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil istemi, aynı zamanda imar-ihya nedeniyle tescil talebini de kapsar. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1994/654 K: 1994/5645 T: 30.5.1994
Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmaz, kaçak ve yitik kişilerden Hazineye geçmiş ve dayanılan vergi kaydı da uyuşmazlık konusu taşınmazı Hazine olarak okumakta ise, Hazineye ait taşınmazların değişebilir sınır niteliğinde olması kuralı gereğince, zilyetlikle kazanılması talebi reddedilip, Hazine adına tesciline karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/479 K: 1995/1105 T: 6.2.1995 3402/18
Komşu parsellere ait vergi kayıtları, uyuşmazlık konusu taşınmazı harman yeri olarak okuduğu takdirde, bu olgunun aksi yönündeki tanık ve bilirkişi ifadeleri hukuken bir değer taşımaz. Kamu orta malı niteliğindeki genel harman yeri kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanılamaz. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1997/370 K: 1997/627 T: 7.2.1997
Davalının tutunduğu tapu kaydı tescil davası sonucu oluşturulmuş olup haritası bulunmaktadır. Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca kayıt kapsamının, haritanın uygulanması yoluyla belirlenmesi zorunludur. Ancak bu belirleme sonucu tapu kaydı kapsamı dışında kalan kesim bulunduğu takdirde, bu kesimin zilyedi gösterilmek suretiyle Hazine adına tescili gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/4294 K: 1995/5547 T: 21.9.1995
Kadastro hakimi; asliye hukuk mahkemesinden aktarılan, davaya konu olan ve malik hanesi açık bırakılan parsel hakkında düzenli sicil oluşturmak ve kararın hüküm fıkrasında, adına tescil kararı verilen kişilerin açık kimliklerini ve pay oranlarını belirtmek zorundadır. Ayrıca, kararın eki niteliğinde bulunmayan kadastro tutanaklarına atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Devamını Oku
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1995/3887 K: 1995/4058 T: 19.6.1995
3402 s. Kadastro Kanunu'nun 30/2. maddesinde, hangi hallerde re'sen gerçek hak sahibinin belirlenmesi gerektiği belirlenmiştir. Somut olayda 30. maddedeki üç ayrık halden hiç birisi mevcut bulunmadığından, inceleme ve verilecek karar, itiraz edenlerin itirazı ile sınırlı olmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1997/6527 K: 1998/236 T: 27.1.1998
Sel baskını nedeniyle taşınmazın belli bir süre kullanılmamış olması iradi terk olarak nitelenemeyeceğinden zilyetliğin kesilmesi söz konusu olmaz. Kadastro tutanağında malik haneleri doldurulmuş olan taşınmazın kadastro tespitine itirazda, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30. maddesindeki ayrık hallerden hiçbirisi bulunmadığı takdirde, dava açmayan dava dışı kişiler adına tescil kararı verilemez. Devamını Oku
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1995/2468 K: 1995/2453 T: 11.4.1995
Köy tüzel kişiliğinin özel mülkiyetinde bulunan ve tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın devri konusunda kaymakamlıkça onanmış, köy derneğine ait bir karar bulunmadığı takdirde yapılan satış hukuken geçersizdir. Bu satışa dayanarak taşınmaza zilyet olan kişi, Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesi hükmünden yararlanamaz. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 1993/8399 K: 1994/4432 T: 26.4.1994
Tahsise ilişkin kesin nitelikteki fermanlar, mera uyuşmazlıklarında tahsis belgesi niteliğindedirler. Bu nitelikteki fermanlar, kaldırıldığı ya da değiştirildiği kanıtlanmadığı sürece hukuken geçerli olduğundan, taşınmazın kime ait olduğu konusundaki uyuşmazlıkta fermana dayanılarak hüküm verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 1993/7027 K: 1993/7161 T: 30.9.1993
Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca açılan, kadastrosu kesinleşmiş taşınmaz mallarda vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar hakkında kadastro müdürlüğünce yapılan düzeltmenin kaldırılması davasında, taşınmazın değeri nazara alınmaz. Görevli mahkeme, sulh hukuk mahkemesidir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1992/8192 K: 1992/13931 T: 22.10.1992
Bir yerin mera olarak sınırlandırılması tescil değil, tespit niteliğinde kabul edildiğinden, sicil oluşmaz. Böyle bir yerin iptal istenmeksizin tescili talebi mümkün bulunduğundan, tescil davası elatmanın önlenmesi davası ile beraber açılabilir. Elatmanın önlenmesi davası süresinde açıldığı takdirde, hak düşürücü süre kesilir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 1993/1886 K: 1993/2626 T: 29.3.1993
Taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım istemi ile sulh mahkemesinde açılan davanın devamı sırasında, bölgeye kadastro gelmesi ve taşınmaza ait tapulama tutanağının düzenlenmesi halinde, davaların ayrılmasına ve elatmanın önlenmesiyle ilgili davanın kadastro mahkemesine gönderilmesine karar verilmeli, sulh mahkemesindeki yıkım kararı hakkındaki… Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1991/14363 K: 1991/14585 T: 13.12.1991
Paftaya tersimat doğru şekilde yapılmadığı takdirde, bunun düzeltilmesi zorunluluğu ve ilgililerine de düzeltme yapılmasını isteme hakkı doğar. Orijinal ölçüm değerlerine ve krokisine aykırı düşecek şekilde çap ve sicil oluşturulması işlemi, kadastro öncesi bir sebepten kaynaklanmadığı için, buna yönelik düzeltme isteklerinde hak düşürücü süre dikkate alınmaz. Devamını Oku
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1998/540 K: 1998/253 T: 9.2.1998
Zilyetlik, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak sürdürüldüğü takdirde, zilyetlikle taşınmaz edinme hükümleri uygulama olanağı bulur. Bu itibarla, tarım yapılması mümkün olmayan taşınmazda, kendiliğinden yetişen kamış bitkilerinin kurutulup, hayvan yemi olarak değerlendirilmesi, iktisap sağlayıcı nitelikte zilyetlik olarak kabul edilemez. Zilyetlikle birleşmeyen, ayrıca bir mülkiyet belgesi de sayılmayan vergi kaydına dayanılarak hüküm tesisi isabetsizdir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1995/1755 K: 1995/12485 T: 20.11.1995
Tapulu taşınmazın satışı, resmi şekilde yapılmadıkça geçerli değildir. Tapulu taşınmazın tapu dışı satışı geçersiz olmasına rağmen, tespit tarihine kadar eklemeli zilyetliğin iktisaba yeterli süreye ulaşması halinde, sonradan tapu ile malik olan davalının somut olaya göre iyiniyetli olduğu kabul edilemez durumda ise zilyedin açtığı tapu iptal davası yerindedir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1992/1-395 K: 1992/467 T: 16.9.1992
Taşınmaz kadastro tespiti görmemiş olsa da bulunduğu bölgede kadastro çalışmaları başladığından, zilyedin leh ve aleyhine açılan davalarda, zilyede tanınan haklar iddia ve defi olarak ileri sürülebilir. Kadastro Kanunu'nun bir amacı da tapu dışı işlemlerin tasfiyesi olduğuna göre, davacı tapu dışı yolla iktisap ettiğini ileri sürdüğü taşınmazda bayiinin zilyetlik süresinin de kendi zilyetlik süresine eklenmesini talep edebilir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1994/8-34 K: 1994/251 T: 20.4.1994
Paylı mülkiyet halinde bir belgeye dayanmadan zilyetlikle kazanılabilecek taşınmaz malda getirilen sınırlamanın hesap edilip belirlenmesinde; bağımsız olarak tespit ve tescil edilen taşınmazlarda yüzölçümüne, paylı olarak tespit ve tescil edilen taşınmazlarda paya isabet eden yüzölçümleri eklenerek, toplamlarına değer verilerek hüküm verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1992/1071 K: 1992/3932 T: 18.2.1992
Davacı Hazine, duruşmada, dava konusu taşınmaza ait tespit tutanağında tarih ve numarası belirtilen tapu kaydına dayanarak mülkiyet iddasında bulunduğu takdirde; mahkemece, Hazine'nin dava sebebini ve delillerini bildirmediği gerekçe gösterilerek davanın açılmamış sayılması kararı vermesi usul ve yasaya aykırılık teşkil eder. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1994/1349 K: 1994/6559 T: 20.6.1994
Usulüne uygun şekilde alınan ve davacı vekiline tebliğ edilen ara kararına rağmen keşif giderleri mahkeme veznesine yatırılmadığı gibi, noksan yatırılan masraf da tamamlanmadığından, mahkemece; yargılama giderlerinin yatırılmaması sebebiyle davanın reddi ve tespit gibi tescile karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Devamını Oku
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/1297 K: 1996/1508 T: 18.3.1996
Tespite itiraz etmeyen kimse tarafından, bağımsız olarak açılan davanın, itirazı komisyonca reddedilen bir başkası tarafından süresinde açılan davaya katılma isteği olarak kabul edilmesi gerekir. Hazine tarafından açılan davanın, itirazı reddedilen kişi tarafından açılan davadan önceki bir tarihte açılmış olması sonuca etkili değildir. Devamını Oku
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1993/1116 K: 1993/7507 T: 15.6.1993
Kadastro Kanunu'nun 27. maddesi gereğince, müdahil olarak davaya katılanların iddialarına ait uyuşmazlığın, kadastro mahkemesinde görülebilmesi için açılmış bir dava bulunması ve müdahilin tutanağa itiraz etmemiş olması gerekir. Davacı Hazine tutanağa itiraz etmemiş, itiraz eden kişi de komisyonun ret kararına karşı dava açmamış ise, Hazinenin davası kadastro mahkemesinde görülemez. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1990/16908 K: 1991/10007T: 8.7.1991
3402 s. Kadastro Kanunu'nun 31/1. maddesinde davada menfaatleri zıt olmamak şartı ile karı ve kocanın birbirlerini vekil tayin edebilecekleri hükme bağlanmıştır. Bu hükümle, yürürlükten kaldırılan 766 s. Tapulama Kanunu'nun 56. maddesinde öngörülen temsil kuralı daraltılmıştır. Devamını Oku