İstatistikler
5467
Yazılar
0
Yorumlar
23210
Puan
Popüler Yazıları
- Tahliye Taahhütnamesi Yargıtay Kararları Aralık 11, 2022
- Ortaklığın Giderilmesi Davaları Vekâlet Ücretine İlişkin Yargıtay Kararları Ekim 16, 2022
- Konut İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Yargıtay Kararları Ekim 15, 2022
- İmar Kanunu 32 ve 42. Madde Yıkım ve Para Cezalarıyla İlgili Danıştay Kararları Ekim 17, 2022
- Kamulaştırma Bedelinin Tespiti Hakkında Yargıtay Kararları Ekim 15, 2022
- Yazılar
- Favoriler
- Yorumlar
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2003/13090 K: 2003/13274 T:6.11.2003
Elbirliği (iştirak) halindeki mülkiyet kuralları gereğince, miras ortaklığının (terekenin) tümüne ilişkin davaların, bütün mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir; davacı mirasçının kendi açtığı böyle bir davayı yalnız başına yürütemez davayı tüm mirasçıların birlikte yürütmeleri gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1990/13975 K: 1991/516 T: 24.1.1991
Genel mahkemelere ait olsa bile 3402 sayılı Ysa’nın uygulanması ile ilgili dava ve işlere kadastro mahkemesinin bakması gerekir; sulh hukuk mahkemesine açılmış olan "senet iptali" davasının konusu taşınmazın aynı ile ilgili olup, bu davanın çözümü sonucu, taşınmazın kim adına tescili gerektiğine karar verileceğinden, görevsizlik kararı verilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2005/11744 K: 2005/14246 T: 22.12.2005
Kadastro tespitine itiraz ederek mülkiyeti devralan ancak bu hususun kesinleşmesi tarihinden itibaren ecrimisil isteyebilir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/1-645 K: 2004/662 T: 8.12.2004
Şuyulandırma işlemi ile yapılan tescil idari yargı yerinde iptal edilmedikçe tapu iptali ve tescil davası açılamaz. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/14-449 K: 2004/427 T: 22.9.2004
Vakıf şerhinin tapu sicilinden silinmesi ya da tapu siciline yazılmasına ilişkin istemleri içeren davalarda 3402 sayılı kadastro kanununun 12/3 maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması gerekmekle; eldeki davada da kadastro tespitinin kesinleşmesi ve dava tarihi itibarıyla öngörülen on yıllık hak düşürücü süre dolduğundan, mahkemenin davanın reddine ilişkin kararı isabetlidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/7-327 K: 2004/348 T:9.6.2004
Taşınmaz mal kazanımına ilişkin koşulların lehine gerçekleştiği kişinin cebri icra tehdidi altında hazine tarafından istenen işgal tazminatını ödemesi, kira sözleşmesi yapması aleyhine yorumlanamaz. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1993/8-510 K: 1993/736 T: 24.11.1993
Resmi şekilde düzenlenmeyen mülkiyetin devrine ilişkin harici satış sözleşmesine istinaden tarafların, aldıklarını karşılıklı olarak iade etmeleri gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/20-96 K: 2005/94 T: 23.2.2005
Kadastro tespitine itiraz davasında bilimsel olmayan bilirkişi raporuna değer verilerek hüküm kurulması isabetsizdir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1995/7-958 K: 1996/17 T:31.1.1996
Kadastro mahkemelerinde dava açıldıktan sonra, yasal sürede dava açmayarak komisyon kararının kesinleşmesine neden olan kişi de, tespitten önceki haklara dayanarak davaya asli müdahil olarak katılabilir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/20-646 K: 2004/657 T: 8.12.2004
Tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı bulunmamaktadır. Ormanların zilyetlik yolu ile kazanılmasına olanak yoktur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/8-15 K: 2004/7 T: 21.1.2004
Orman sayılan bir yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olmadığı gibi böyle bir yerin özel mülkiyet şeklinde tapuya tescil edilmesi de mümkün olmaz. Diğer taraftan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi hükmüne göre orman sayılan bir yerin imar ve ihya yoluyla da kazanılması mümkün bulunmamaktadır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/7-1067 K: 2002/1085 T: 20.12.2002
Meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımayacağından; kayda ve eylemli duruma aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/1-62 K: 2006/92 T: 22.3.2006
Mülkiyet hakkı çap ile sınırlıdır; basit bir ölçümle davaya konu taşkınlığı öğrenilebilecek durumda olmakla; isteğinde iyiniyetli olduğunu ve temliken tescilin öncelikli koşulunun gerçekleştiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/8-645 K: 2005/690 T: 30.11.2005
Kayıt malikinin ölüm tarihi, zilyetliğin başlangıç tarihinden trampa tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile taşınmaz davacılar tarafından tasarruf edildiğine göre tapu kaydı hukuki değerini yitirmiş olmaktadır; kaydın hukuki değerini yitirmesinden sonra yapılan intikal, trampa ve temlik işlemleri yolsuz tescil niteliğinde olup davacıların kazanılmış haklarını da etkilemez. Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2007/6214 K: 2007/9985 T: 23.10.2007
Kıyıda kalan taşınmazın, kamu yararı nedeni ile davalının tapusunun iptal edilerek taşınmazın kayıt dışı bırakılmasında hukuka aykırı bir durum bulunmayıp, davalının tapu kaydının iptalinden dolayı ancak tazminat talebinde bulunabileceğinden usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme kararının onanması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1998/5567, K: 1998/5633
Milli park alanında kaldığı anlaşılan taşınmazın zilyedlikle kazanılmasına olanak yoktur. Ayrıca kıyı kenar çizgisinin belirlendiği bu kararın tebliğ olunmadığı ve böylece kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin kesinleşmiş idari yargı kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kıyı kenar çizgisinin mahkemece belirlenmesi zorunludur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/20-327 K: 2005/377 T:8.6.2005
Kadastro tespitinin kesinleştiği tarih aynı zamanda tescil tarihi olmakla; bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/4-491 K: 2003/487 T: 24.9.2003
Tapu sicilinin aleniyeti ve güven ilkesi gereği kayden iktisap edenin tapu sicilinin dayanağını oluşturan müsbit evrakı inceleme yükümlülüğü yoktur. Devamını Oku
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E: 1986/3 K: 1987/4 T:8.5.1987
766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca sınırlandırılan taşınmaz mallar hakkında açılan iptal ve tescil davalarında aynı yasanın 31/2. Maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E: 1987/2 K: 1988/2 T: 30.9.1988
Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davası kural olarak kabul edilemez. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1991/311 K: 1991/450 T: 2.10.1991
Muhdesatın gösterilmesi, sahibine şartları mevcut olduğu takdirde taban arazinin temlik hakkını ve ortaklığın giderilmesi ve kamulaştırma halinde haklarını korumayı sağlar. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/1-599 K: 2004/607 T: 24.11.2004
Yol artığının tapusunun iptali ve davacı adına tescili istendiğinden, idari yargı yetkisi kapsamına giren bir uyuşmazlıktan söz etme olanağı bulunmamakla; davalı belediye başkanlığı, dava açılmadan önce, çekişmeli yerin davacıya satışına yanaşmadığına, davacının satışı bekleme zorunluluğu bulunmadığı. Devamını Oku
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E: 1993/5, K: 1996/1 T: 22.3.1996
3116 Sayılı Orman Kanununun 5663 sayılı Kanunla değişik 1/e maddesine göre çıkarılan "Makilik ve Orman Sahalarının Birleştiği Yerlerde Orman Sınırlarının Tesbitine Ait Yönetmelik" ile bu Yönetmelik uyarınca kurulan maki komisyonları yasal olup yaptıkları işlemler de geçerlidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/8-452 K: 2005/469 T: 20.7.2005
Bir gayrimenkulün kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlikle iktisap edilmesi için, gayrimenkulün vasfı iktisaba elverişli yerlerden olmalıdır; söz konusu gayrimenkul, yaz aylarında yayla evi ve mevsimlik sebzelerin yetiştirildiği bahçe olarak tasarruf edilen yerlerdendir bu durumda, anılan gayrimenkulün yayla vasfında yerlerden olup olmadığının saptanması, yaylaysa yaz aylarında belli dönemlerde buradan faydalanmanın mülkiyet hakkı sağlamayacağı hususu dikkate alınmalıdır. Devamını Oku