cover

Suat Şimşek

  • Yazılar
  • Favoriler
  • Yorumlar
22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1990/520 K: 1991/11 T: 30.01.1991

Ortaklığın giderilmesi davası, büyük özelliği olan davalardandır. Öncelikle çift taraflı (actio duplex) bir davadır. Verilecek karardan her iki taraf da yararlanacaktır. Bu itibarla da, davacının yalnız satış yoluyla ortaklığın giderilmesini istemesine karşın eğer davalı aynen taksim talep eder ve koşullarının da mevcut bulunduğu anlaşılırsa mahkemece taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilebileceği kuşkusuzdur. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/2791 K: 2021/875 T:  29.06.2021

Ortaklığın giderilmesi davasına konu mal üzerinde mülkiyete ilişkin bir uyuşmazlık bulunması hâlinde, ortaklığın giderilmesi davasının sonlandırılmasından önce mülkiyet konusundaki uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir. Böyle bir durumda uyuşmazlık konusu sulh hukuk mahkemesinin görev alanına giriyorsa uyuşmazlık dava içinde çözümlenecek, aksi hâlde başka mahkemede açılan/açılacak olan dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 165/1. maddesi gereğince görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davası için bekletici mesele yapılması gerekecektir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2005/4430 K: 2005/5039 T: 25.4.2005

Gerek kıyılara ilişkin Anayasal düzenlemeler, gerekse 3621 Sayılı Kıyı Kanunu hükümleri dikkate alındığında kıyıların kamu malı niteliği taşıyan ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunduğu, anılan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağı açıktır. Belirtilen nitelikteki yerlerde tapu kayıtlarının oluşması olanaksızdır. Her nasılsa kıyılarda oluşturulan mülkiyet belgelerine değer verilmesine de olanak yoktur. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/14-97 K: 2003/110 T: 12.03.2003

İdare tarafından saptanan kıyı kenar çizgisi imar planlaması ve uygulamasına yönelik ve onunla sınırlı bir çizgidir. Bu çizginin mülkiyet hakkının tespitine ilişkin olduğuna dair yasada açık yada kapalı bir hüküm de bulunmamaktadır. O halde, idari bir işlemle mülkiyet hakkı sınırlandırılamaz. Mülkiyet hukukundan kaynaklanan tüm uyuşmazlıkları çözümlemek adli yargıya aittir. Buna karşın, kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin idari işlem, ilgili tarafa tebliğ edilmiş ve yasal süresi içinde idari işleme karşı dava açılmamış ve idari yargı yolu kapanmış ise idari işlem o kişi yada kurum yönünden bağlayıcı nitelik kazanır. Diğer yandan, idare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisine karşı dava açılmış ve bu çizgi idari yargının kesinleşen kararı ile saptanmış ise yargı bütünlüğü ve kesinleşen yargı kararının yeniden tartışma konusu yapılamayacağı, yargıya güven ve hukuki emniyetin sağlanması amacıyla kıyı kenar çizgisinin belirlenmesinde, idari yargıca belirlenen çizginin adli yargıca esas alınması zorunlu olduğu belirgindir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E: 2003/14479 K: 2004/3582 T: 16.3.2004

Davacı hazine, davalı belediyenin izin almaksızın denizden doldurduğu yerleri 3. kişilere kiraladığını ve haksız gelir sağladığını ileri sürerek ödetilmesi amacıyla bu davayı açtığından, ileri sürüşe ve iddiaya göre dava, BK.nun 61. ve devamı maddelerinden kaynaklanan sebepsiz zenginleşmeden doğmakta olup, taraflar arasındaki bu uyuşmazlık, Adliye Mahkemelerinin görevine girer. Dolayısıyla 3533 sayılı Kanun hükümleri gözetilerek inceleme yapılması gerekir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/1272 K: 2004/3339 T: 27.4.2004

Kural olarak her olay meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. İhya olgusunun 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki döneme rastlaması halinde 5602 sayılı Tapulama Kanununun 52. maddesi hükmü karşısında bu tür taşınmazlar Hazine adına tespit ve tescil edilmeleri gerekir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/7753 K: 2004/8431 T: 08.07.2004

3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin, Hazinece açılan ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer iddiasına dayanan davalarda dava koşulu olarak ele alınıp değerlendirilemeyeceği, işin esasına girilip dava konusu taşınmazın gerçek niteliğini, daha açık bir anlatımla özel mülkiyete konu olup, olmayacağının tespit edilmesinden sonra bu yönde bir karar verilmesi gerektiği; yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ortaklaşa kabul edilen bir kural haline geldiği Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2005/2931 K: 2005/3645 T: 27.3.2005

Belediyece yapılan dolgu işleminin, 1605 Sayılı Yasanın yürürlük tarihi olan 20.07.1972 tarihinden önce mi yoksa sonra mı yapıldığının; 2644 Sayılı Yasanın 8 ve 9 maddelerinde öngörülen usul ve esaslar dairesinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin; tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespiti, çekişmenin giderilmesi ve kazanılmış hak kuralının gözetilmesi açısından zorunludur. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2005/4644 K: 2005/5319 T: 28.04.2005

Kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiği. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/4133 K: 2004/5178 T: 28.06.2004

Medeni Kanunun 715. maddesine göre deniz, göl ve akarsu kıyıları Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerdendir. Kıyılar deniz, göl ve akarsuların orantısı (mütemmim cüzü) olduğuna göre böyle bir yerin özel mülkiyete konu edilmesi, zamanaşımı ve zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Akarsuya bitişik olan taşınmazlarla ilgili uyuşmazlıklarda önemli olan yön, öncelikle taşınmaza sınır olan akarsuyun Kıyı Kanununun uygulanmasına dair Yönetmeliğin 4. maddesinde tanımı yapılan "Devamlı akış gösteren ve ekli listede belirlenen" ve kıyı kenar çizgisi tespiti gerekli olan akarsulardan olup olmadığı ve akarsuyun nehir tanımına giren kısmının kapsamında kalıp kalmadığının Kıyı Kanununun uygulanmasına dair Yönetmeliğe ek listeye göre belirlenmesi, sonra kıyı alanı ve kıyı kenar çizgisinin tespitidir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/274 K: 2004/2295 T.4.3.2004

3621 sayılı Yasanın 6. maddesi hükmü gereği kıyı kenar çizgisi üzerinde devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yapılaşma olanağı olmayan mahal özelliğini taşıyan dava konusu taşınmazdan yararlanılabilmesi için; 2634 sayılı turizmi teşvik yasası hükümlerinde açıklanan koşulların yerine getirilmesi gereklidir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/1-281 K: 2004/285 T.12.5.2004

Aralarında bu konuda uzman ziraat, harita mühendisi ve jeolog veya jeomorfologların bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak, dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin, memleket haritası, en eski tarihli askeri haritalar, hava fotoğrafları, valilik bayındırlık ve iskan müdürlüğünce kıyı kenar çizgisi saptanması sırasında kullanılan ve oluşturulan işlemli tüm evrak, belge ve haritalar getirtilip tüm kayıtlar uygulanmasını sağlamak, gerektiğinde değişik kodlardan toprak örnekleri alınıp analizler yaptırmak, mevsimsel etkiler de gözönünde tutularak yukarıda yapılan kıyı kenar çizgisi tanımına uygun biçimde kıyı kenar çizgisini saptamak ve değerlendirip sonucuna göre karar vermek gerekir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/1-731 K: 2004/749 T.22.12.2004

Kıyının kamuya açık tutulabilmesi ve yasanın bu alanda idareye verdiği görevlerin yerine getirilebilmesi ve kıyıda planlama ve uygulamanın yürütülebilmesi için öncelikle kıyıya ilişkin bir tespitin yapılması zorunludur. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1988/1-825 K: 1988/964 T. 23.11.1988

3402 sayılı Yasanın 12. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre özel mülkiyete konu olmayan ve özel hukuk hükümlerine tabi olmayan üzerinde mülkiyet hakkı kurulamayacak Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlar hakkında Hazine tarafından açılacak davalara uygulanamaz. 3402 sayılı Yasanın gerekçe ve görüşme tutanakları ise aksi yönde bir sonucu benimsemekte görülmektedir. Yasaların yorumlanmasında kuşkusuz gerekçeleri ve yasama meclisindeki görüşme tutanaklarından yararlanılır; bunlar yasaların amaçlarının belirlenmesinde aydınlatıcı nitelik taşırlar. Ancak şu hususta belirtilmelidir ki yargı organı yorumunda bunlarla kural olarak bağlı değildir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/1-498 K: 2004/475 T.6.10.2004

Kıyı kenar çizgisinin Yasa ve Yönetmelik hükümleri gözetilerek ve 16.4.1972 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde açıklanan hususlar dikkate alınarak mahkemece saptanması zorunludur. Ancak, idarece belirlenip kesinleşmemiş olan kıyı kenar çizgisinin, çekişmenin çözümü bakımından takdiri delil olarak değerlendirilip, göz önünde bulundurulması gerekir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2007/1-75 K: 2007/90 T.28.2.2007

Sonuç olarak, kadastro tespitinden önce zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmuştur. Bu nedenle, zamanaşımı ile kazanımı engelleyen yasa değişikliğinden önce kadastro tespiti yapılmamış veya senetsizden tescil davası açılmamış olsa bile, yasa değişikliğinden sonra, tespitte davalı adına yazılmasına veya açılacak bir tescil davasında zilyet adına tescile karar verilmesinde bir engel bulunmamaktadır. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/14-615 K: 2004/633 T.1.12.2004

Kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine yönelik idari işlemler adli yargı yönünden kural olarak takdiri delil niteliğinde olup; bağlayıcılığı yoktur. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2007/1-41 K: 2007/54 T. 7.2.2007

Öncelikle idare tarafından 3621 Sayılı Kanunun 9. maddesi hükmüne göre kıyı kenar çizgisi haritasının düzenlenip, düzenlenmediği araştırılmalı, ondan sonra üç jeologdan oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılmalı, harita düzenlendiğinin ve yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği şekilde işlem gördüğünün, böylece davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda "kıyı kenar çizgisi" düzenlenen haritaya değer verilerek saptanmalıdır. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/1753 K: 2020/279

4 adet bağımsız bölümün ortaklığının giderilmesi istendiğine ve davacı ile davalıların veraseten iştirakli bulunduğuna göre mahkemece, öncelikle bağımsız bölümlerin her birinin bir paydaşa düşecek şekilde gerekirse ivaz ilavesi suretiyle aynen taksiminin mümkün olup olmadığı hususunun uzman bilirkişiler aracılığı ile araştırılarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken belirtilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2020/220 K: 2020/726

Taksim sözleşmesinin geçerli olabilmesi için miras bırakanın ölümünden sonra bütün mirasçıların veya temsilcilerinin iradelerinin birleşmesi asıl olduğundan, her birinin kendi payına düşeni aldığı ve diğer mirasçıların paylarına düşenler bakımından da karşılıklı olarak vazgeçtikleri açık ve kesin şekilde belirlenmedikçe taksimin sabit olduğu kabul edilemeyecektir Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/2000 K: 2021/690

Yargıtay uygulamalarında da istikrarlı bir şekilde kabul edildiği üzere tamamlanmış yapının fiili durumu ile onaylı projesi arasında aykırılıkların bulunması ya da yapının imara uygun ancak projesiz inşa edilmiş olması gibi kat mülkiyeti kurulmasına engel oluşturan eksikliklerin mevcut olduğu durumlarda hemen kat mülkiyeti kurulamayacağı sonucuna varılmayarak, bu eksikliklerin giderilip yasal koşullara uygun hâle getirilmesi mümkün ise bunun isteyen tarafa tamamlattırılması yoluna gidilmesi gerekmektedir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2017/9171 K:  2018/2618 19.03.2018

Mahkemece açılacağı bildirilen büfe için herhangi bir işyeri ruhsat başvurusu yapılmamış olması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, işyeri ruhsat başvurusu daha sonra da yapılabileceğinden, bu hususun başlı başına ihtiyacın samimi olmadığını kanıtlamaya yeterli olmadığı açıktır. Mahkemece yapılacak iş; dava konusu kiralananın yapılacak işe uygun olup olmadığına ilişkin bilirkişi kurulundan Yargıtay denetimine elverişli ve ayrıntılı rapor alınarak dinlenen tanık beyanları da değerlendirilmek suretiyle ihtiyaç iddiası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken, hukuki olmayan sebebe dayanarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2020/2064 K: 2020/3826 02.07.2020

Davacı kiracının dava konusu kiralanana taşınırken ve kiralanandan ayrılırken yaptığı taşınma /nakliye masraflarının süresinden önce fesih nedeniyle uğranılan zarar (menfi zarar) ya da faydalı ve zorunlu masraf kapsamında değerlendirilmesi ve talep edilmesi mümkün değildir. Buna yönelik istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Devamını Oku

22 May, 2023

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2004/894 K: 2004/974 T: 23.02.2004

Ortaklığın giderilmesi davalarında dava birden çok taşınmaza ilişkin ise taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılır. Devamını Oku

Listelenecek herhangi bir yazı bulunamadı.
Listelenecek herhangi bir yorum bulunamadı.