Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2008/4255 K: 2009/9030: “Köy halkından olan kimsenin muhtarın zimmetinde katılan sıfatı alamayacağı” Köy muhtarı ve ihtiyar heyeti azası olan sanıkların zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından müdahil sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan, köy halkından olmak dışında bir sıfatı bulunmayan ve Köy Kanununun 33/b maddesi uyarınca köy derneğince atanmadığından köy tüzel kişiliğini temsile de yetkili bulunmayan müştekinin usulsüz olarak müdahilliğine karar verilmesi hükmü temyiz hakkı vermeyeceğinden, vekilinin temyiz isteğinin CMUK.nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2007/9382 K: 2009/6286: Mahallinde keşif yapılıp bilirkişi raporu alınarak zimmetin tespitinin gerektiği. “Mahkemece 15.7.2005 tarihli oturumun ara kararı gereğince bilirkişilerden alınan rapora yönelik olarak sanıklar müdafiilerin verdiği itiraz ve temyiz dilekçelerinde; zimmet olarak kabul edilen 435.462.503-TL’nin süt toplama merkezi bina inşaatında kullanıldığını ve inşaat maliyetinin 4.515.826.000-TL olmasına rağmen kayıtlarda 2.524.951.120-TL olarak gözüktüğünü iddia etmesi, ibraz edilen belediye inşaat teknisyenin düzenlediği rapora göre de inşaatın 3.675.000.000-TL ye mal olduğunun belirtilmesi karşısında; adı geçen binanın yaptırıldığı tarih itibari ile Bayındırlık Bakanlığı birim fiyatlarına göre maliyetinin mahallinde konunun uzmanı bilirkişilerin iştiraki ile yapılacak keşifle saptanmasını müteakip, dosyanın önceki Sayıştay bilirkişilerine tevdi edilerek aynı dönemde kooperatifin gelir ve giderleri ile inşaat maliyet tutarının karşılaştırılması yapılıp sanıkların zimmetlerinde kalan para bulunup bulunmadığı hususunda açıklayıcı ek rapor alındıktan ve kooperatifin sözleşmeli muhasebecisi olduğu söylenen Tacettin Tamer’in de tanık sıfatı ile dinlenmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması.
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2009/3123 K: 2009/5975: Tahakkuk memuru olan sanığın hayali kişilere ve kendisine mükerrer maaş tahakkuk ettirerek mal edinmesi dolandırıcılık ve sahtecilik suçunu oluşturacağı. “ … tahakkuk memuru olarak maaş listesini hazırlamakla görevli olan sanığın, gerçekte kurumda çalışmayan kişilerin adını maaş listesine ekleyip internet ortamında …den onay aldıktan sonra bankanın Erzurum şubesine teslim ettiği ve daha önce kurumda çalışıp başka il müdürlüklerine tayin olan kişilerin adını listeden çıkarmayarak gerçeğe aykırı şekilde liste düzenlediği ve bu şahıslar adına maaş tahakkuk ettirdiği, ita amirince onaylanmasını müteakip resmi belge niteliğini kazanan belgelere dayanarak, kurumda çalışmayan kişiler adına açılan banka hesaplarına yatan bu paraları bankomat kartları ile ATM cihazlarından çekmesi, diğer illerde çalışan ve mükerrer maaş ödenen şahıslarla telefon ile irtibat kurarak yanlışlık yaptığından bahisle paraların iadesini isteyip, kendi banka hesabına ve adına havale yapılmasını sağlaması, ayrıca kendi adına mükerrer maaş tahakkuk ettirerek hem bankadan hem de kurum veznesinden maaş almak suretiyle haksız kazanç elde etmesi biçiminde gerçekleştiği kabul edilen eylemlerinde; görevi nedeniyle tevdiin bulunmaması ve sanığın bu paralar üzerinde koruma, gözetim sorumluluğunun olmaması nazara alındığında; müteselsilen nitelikli dolandırıcılık ve aldatma yeteneği bulunduğunun saptanması halinde resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturacağı gözetilmeden kül halinde nitelikli zimmet suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması.”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2007/2323 K: 2009/5594: Muhasebe işleri ile görevlendirilen öğretmenin ek ders ücretlerini haksız kazanç sağlayacak şekilde hesabına aktarması eyleminin kamu kurumunu dolandırıcılık ve sahtecilik suçunu oluşturacağı. Suç tarihlerinde … Okulu’nda öğretmen olup okul müdürü tarafından personelin maaş, ek ders ücreti ve tedavi giderlerinin muhasebeleştirilmesi amacıyla görevlendirilen, fiilen de bu görevi yerine getiren sanığın, ek ders ücretlerine ilişkin Eylül, Ekim, Kasım, Aralık aylarına ait tahakkuk müzekkeresi verile emirlerinin okulda kalan ve muhasebe müdürlüğüne gönderilen suretlerini ayrı ayrı miktarlar içerecek ve haksız kazanç sağlayacak şekilde düzenleyip hakkında görevi ihmal suçundan beraet kararı verilen okul müdürüne de imzalattıktan ve ita amiri olan …’nün de onayına müteakip resmi belge hüviyeti kazandırdıktan sonra, ilgili banka nezdindeki hesabına geçmesini sağladığı ve bu durumun banka görevlilerince sanığın hesabına aylar itibariyle alışılmışın dışında fazla para yatırılması nedeniyle fark edildiği, rutin bir denetim yahut daire içindeki araştırma ile ortaya çıkarılması söz konusu olmayıp gerçeğe aykırı olarak düzenlenen belgelerdeki miktarlar dışındaki tüm imza ve mühürlerin gerçek olduğu, böylece oluşturulan belgelerle para çekerek menfaat sağlama şeklinde oluşumu kabul edilen eylemlerinde; görevi nedeniyle tevdii olmaması ve sanığın bu paralar üzerinde koruma, gözetim sorumluluğundan da söz edilemeyeceği gözetilerek; sahte belgelerle para almasının kamu kurumuna karşı müteselsilen dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturacağı düşünülmeden kül halinde görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2008/9999 K: 2009/11233: Değişik zamanlarda tahsil edilen paraların zimmete geçirilmesinde TCK 43 m uygulanması gerektiği. “Birden fazla sayman mutemedi alındısı ile değişik zamanlarda tahsil ettiği paraları mesai bitiminde bankaya yatırmayarak mal edinen sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 43. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2008/13739 K: 2009/11322: Bilirkişiden açıkça görüş alınmadan eksik araştırma ile nitelikli zimmetten mahkümiyet karar verilmesi ve orantılık ilkesine uyulmaması. “Bilirkişi görevlendirilmesine ilişkin 19.07.2004 günlü ara kararda, oluşturulacak bilirkişi heyetinde bilgisayar ve bilgi işlemden anlayan bir kişinin de bulundurulması öngörüldüğü halde, anılan hususta bir uzmanın yer alamadığı bilirkişi kurulunun verdiği raporun hükme esas alınması,
CMK.nun 7. maddesinde yer alan “yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında, görevli olmayan hakim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür” biçimindeki usul kuralı nazara alınarak eylemin gerçekleştirilme ve kurumun işleyiş biçimi ile sanığın fiilen yürüttüğü görevler konusunda bilgi sahibi oldukları anlaşılan, kurum çalışanları ve işlemlerin muhatabı abonelerden oluşan ve bir kısmının beyanı Asliye Ceza Mahkemesince alınan bütün tanıkların dinlenmesinden sonra suçun sübutunun ve niteliğinin tayin ve takdiri yerine noksan araştırmaya dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması,
Suçun, zimmetin açığa çıkmasını engellemeye yönelik hileli davranışlarla veya dairesini aldatacak ve fiilin açığa çıkmamasını sağlayacak hileli faaliyette bulunmak suretiyle işlenip işlenmediği konusunda açık ve kesin bilirkişi görüşü alınmadan fiilin nitelikli zimmet kabul edilmesi,
Kabule göre de; lehe yasının belirlenmesi için yapılan karşılaştırma uygulaması sırasında 765 sayılı TCK.nun 202/2. maddesiyle ceza belirlenirken alt sınırdan 1/12 nispetinde uzaklaşılmasına rağmen 5237 sayılı Kanunla ceza verilirken daha fazla teşdit uygulanarak orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2007/1643 K: 2009/12112: Zimmet nedeni ile lehe yasa değerlendirilmesinde sanığın 5237 s.k. göre sahtecilikten de cezalandırılması gerektiğinden karşılaştırmanın buna göre yapılması gerektiği. “… Müdür Yardımcısı olarak görev yapan sanığın avans alabilecek durumda olan bazı sigortalılar ve hak sahipleri adına avans ödemesi isteğinde bulunduğu, bu amaçla sahte avans ödeme mucipleri düzenlediği, bu muciplere avans tutarını da yazıp onayladıktan sonra muhasebe servisinde işleme koydurduğu, tediye edilecek paranın kendisine getirilmesini veznedarlardan istediği, kasa tediye fişlerinin arkasına sigortalı veya hak sahibinin kimlik tespiti yapılmış gibi sahte nüfus cüzdanı seri numaraları yazıp bu kişiler adına yine sahte imzalar attığı, bilgisayar sistemine geçilmesinden sonra ise listelerdeki isimlerin karşısına sahte imzalar attığı, evrakların muhasebeleştirilmesinden sonra servisten getirterek kendisinde muhafaza ettiği, evrakların tahsis servisine intikal etmemesi nedeniyle sigortalı veya hak sahibinin tahsis dosyasında bu sahteciliklerle ilgili belge görülmediği, tahsis ve muhasebe servislerinin kendisine bağlı olması nedeniyle servisler arasında yapılması gereken mutabakatı engellediği, usulsüz olarak çektiği 118 avans işleminden 38’nin tutarını avans çektiği kişiler adına vezneye herhangi bir uyarı, ihbar, şikayet olmadan ödediği, kapatılan bu ödemeler dolayısıyla sağladığı … lira nema ile birlikte toplam 1.038.000.000 lirayı bu şekilde mal edindiği, kurum içi incelemeyle anlaşılması mümkün olduğundan, kullanma zimmetinin yanında basit zimmet suçunu işlediği ve zincirleme basit zimmet suçundan cezalandırılması gerektiği, ancak 5237 sayılı TCK.nun 212. maddesindeki “sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur” biçimindeki düzenleme karşısında bu Yasa uygulanırken, zimmetin yanında bunu gerçekleştirebilmek için düzenlenen sahte belgelerden dolayı da mahkümiyet hükmü kurularak sonucuna göre lehe Yasanın saptanması gerektiği nazara alınmadan 5237 sayılı TCK.nun lehe kabul edilip kullanma zimmetinden yazılı şekilde hüküm kurulması”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2009/8528 K: 2009/10762: Eylem nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu halde basit zimmet suçundan mahkümiyetine karar verilmesi. “Oluş ve kabule göre, sanığın tahsil ettiği makbuz bedellerini mal edindikten sonra zimmetin açığa çıkmasını önlemek için bu makbuzları bilgisayar ortamında iptal ederek tahsil edilmemiş gibi göstermek suretiyle hileli davranışlarda bulunduğu halde eylemin nitelikli yerine basit zimmet olarak kabulü karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni sayılmamıştır”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2009/8529 K: 2009/10488: Meşru malikin belli olması halinde TCK 55 m uygulanamayacağı. “Meşru malikin belli olması ve maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilebileceği durumlarda zimmetin maddi konusunu oluşturan değerlerin karşılığının 5237 sayılı TCK.nun 55. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2008/9460 K: 2009/5461: Zabıta olan sanığa Belediye Zabıta yönetmeliğinin 62 m göre başka görev yüklenemeyeceğinden eylemi hizmet nedeni ile emniyeti suistimal suçunu oluşturur. “Sanık …’ın 20.7.1999 tarih ve 202 sayılı görevlendirme yazıları ile zabıta iken şöför kadrosuna atanmış olduğunun bilirkişi raporlarında belirtilmesi ve mahkemece de, akaryakıt tanker sorumlusu olarak belediyede memur olarak görev yaptığının kabul edilmesi karşısında, öncelikle sanık Kamil’in suç tarihlerinde belediyedeki kadrosunun ne olduğunun ve zabıta kadrosunun değiştirilip değiştirilmediğinin şüpheye yer vermeyecek şekilde tespitiyle, suç tarihlerinde zabıta kadrosunda bulunduğunun saptanması halinde, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan ve Belediye Zabıta Personeli Yönetmeliğinin 62. maddesindeki “Belediye zabıtası memurlarına zabıta hizmetleri dışında bir görev yüklenemez” şeklindeki düzenleme karşısında; Zeytindağ Belediyesinde zabıta memuru olan sanığın yönetmeliğe aykırı biçimde Belediyenin araç ve garajından sorumlu şoför olarak atanması şeklindeki yasal olmayan bu görevin ifası sırasında yüklenilen suçla ilgili gerçekleştirdiği eylemlerinin TCK.nun 510. maddesinde belirtilen hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçunu oluşturacağı gözetilmeden noksan tahkikatla yazılı şekilde hüküm kurulması”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2009/1476 K: 2009/5017: Vilayetler birliğine bağlı Vilayetler turizm A.Ş. tesis müdürünün yaptığı faaliyet kamusal faaliyet olduğundan eylemi zimmet suçunu oluşturur. “5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununun 20. maddesi uyarınca kurulan; İl Özel İdarelerinin ülke düzeyindeki birliği olan Vilayetler Hizmet Birliğinin Ana Tüzüğünün 5/4. maddesinde yer alan “illerde eğitim ve moral amaçlı Vilayetler Evi adıyla tesisler kurar, taşınır ve taşınmaz mal edinir” hükmüne paralel olarak, ana sözleşme ile kurulmuş, sermayesinin tamamı devlete ait olan Vilayetler Turizm ve Ticaret A.Ş.nin İzmir Vilayetler Evinde tesis müdürü olarak görev yapan sanık Adem Murat ile muhasebe sorumlusu Bircan Kenar’ın TCK.nun 6/1-c maddesi hükmü gereği kamu görevlisi olarak yaptıkları faaliyetin kamusal faaliyet olarak değerlendirilip, eylemlerinin ortaya çıkış tarzı ve tanık anlatımları nazara alındığında iştirak halinde nitelikli zimmet olarak kabulü gerekirken yazılı şekilde güveni kötüye kullanmaktan mahkümiyetlerine karar verilmesi.”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2009/2532 K: 2009/5020: Derneğe toplanan paranın zimmet suçunu oluşturmayıp 2860 s.k. muhalefet suçunu oluşturacağı. “Sanıkların, 1999 yılı Marmara depreminde zarar gören depremzedelere yardım toplamak amacıyla 2860 sayılı Yardım Toplama Kanununun 6. maddesi hükmüne aykırı olarak valilik makamından izin almadan komite oluşturarak yağlı güreş müsabakası organize edip elde edilen geliri de bağışlamayarak uhdelerinde bulundurma şeklinde gerçekleştirdikleri eylemlerinin, izinsiz toplanan paralar anılan kanunun 28. maddesi uyarınca devlet malı sayılamayacağından zimmet değil, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunun 29. maddesine aykırılık oluşturduğu, bu madde de öngörülen idari para cezasının miktarına göre, davanın 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 20/2-c maddesinde öngörülen 3 yıllık soruşturma zamanaşımı süresine tabi olup fiilin oluştuğu tarihe göre zamanaşımı süresinin tahakkuk ettiği anlaşıldığından hükmün BOZULMASINA, anılan maddeler uyarınca sanıklar hakkındaki kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 29.04.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2009/5952 K: 2009/8395: 8 ila 58 gün arasındaki gecikmelerle yatırdığı 2004, 2005 ve 2006 yıllarına ait harç, damga vergisi, değerli kağıt bedelleri ile hiç yatırmadığı katma değer vergisi tutarlarının, 1512 sayılı Noterlik Kanunun 118, 119, 120. maddeleri uyarınca Kuşadası 1. Noteri olan sanığa görevinden dolayı tevdii edilmiş olması, bu değerler üzerinde muhafaza ve denetim sorumluluğunun bulunması gözetilip delillerle iddia ve savunma duruşma gözönünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan mahkümiyet hükmünün ONANMASINA, 25.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2008/12413 K: 2009/14351: Zimmetin açığa çıkmasını engellemek için sahte belge düzenleyen sanığın eyleminin nitelikli zimmet olduğu ve lehe yasa değerlendirilmesinde 5237 s.k. göre ayrıca sahtecilik suçunun da oluşacağı. “Muhtelif zamanda iki ayrı abone adına sahte teminat iade belgeleri düzenleyerek zimmet suçunu işleyen ve vaki şikayet üzerine ödemede bulunan sanığın eyleminin ve miktarının tanık beyanları ve imzalarının karşılaştırılması ile ortaya çıkartıldığı, bu şekilde oluşan fiilinin bütünüyle 765 sayılı TCK.nun 202/2, 3, 80 ve 219/3. maddelerinde belirtilen nitelikli zimmet suçunu oluşturacağı ve 5237 sayılı TCK.nun 212. maddesindeki düzenleme nedeniyle zimmetin açığa çıkmasını engellemek için sahte belgeler düzenleyen sanığın eyleminin 247/1-2, 249, 43/1, 248/1, 204/2 ve 43/1. maddelerine uyan zimmet ve sahtecilik suçlarını teşkil edeceği ve bu maddeler karşılaştırılarak lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de; sahtecilik suçundan hüküm kurulurken 5252 sayılı Yasanın 9/3 ve CMK. nun 34 ve 230. maddeleri uyarınca lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçlarının birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın gerekçeleri ile birlikte denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve alt sınırdan uygulama yapılması halinde feri cezalar bakımından 765 sayılı Yasanın lehe olacağının nazara alınmaması”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2006/396 K: 2010/419: Zimmet suçu işlenirken mutemet alındılarının farklı düzenlenmesi nedeni ile ayrıca sahtecilik suçunun oluşup oluşmadığının tartışılması gerektiği ve TCK 43, 249 m uygulaması. “Lehe olduğu kabul edilen 5237 sayılı TCK.nun 212. maddesindeki ” sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur” şeklindeki düzenleme nedeniyle; olay tarihlerinde sanığın sayman mutemedi alındılarının asıl ve dip koçanlarını farklı düzenlenmesi eyleminde sahtecilik suçunun unsurları bulunup bulunmadığı karar yerinde tartışılarak, sahteciliğin varlığının kabulü halinde bu suçtan da mahkümiyet hükmü kurulup önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak denetime olanak verecek biçimde karşılaştırılması ve sonucuna göre lehe Yasanın belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Oluşa uygun kabule göre 37 ayrı makbuzla zimmet suçunu işleyen sanık hakkında, teselsül nedeniyle TCK.nun 43. maddesinin uygulanmaması suretiyle noksan ceza tayini,
Sanığın zimmetine geçirdiği, 1.109.200.000 TL.nin suç tarihi itibarı ile ekonomik koşullar ve paranın alım gücü nazara alındığında değerinin az olduğu gözetilip TCK.nun 249. maddesi uygulanarak tayin edilen cezadan indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi.”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2006/10706 K: 2010/3849: Spor Toto adına toplanan bedellerin mal edinilmesinin hizmet nedeni ile emniyeti suistimal suçunu oluşturacağı, TCK 202/1 m zimmet suçunda zorunlu müdafii tayin edilmesi gerektiği,
Sanığa isnat olunan ve 765 sayılı TCK.nun 202/1. maddesinde düzenlenen zimmet suçunun 5 yıldan fazla hapis cezası gerektirmesi karşısında, CMK.nun 150/3. maddesi gereğince bir müdafii görevlendirilip hazır bulundurulmadan ve aynı Yasanın 151/1. maddesi uyarınca işlem yapılıp müdafiin hazır bulunması sağlanmadan yokluğunda hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Kabule göre de; 7258 sayılı Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkındaki Yasaya dayalı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir kuruluş olan Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü’nün futbol müsabakalarında müşterek bahisler düzenlemek şeklinde yaptığı iş Devletin yerine getirmek zorunda olduğu bir iş niteliğinde sayılmadığından, Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü’nün kamu görevi yapan bir kuruluş olarak kabul edilemeyeceği ve toplanan bedellerin Devlet malı sayılacağı veya mensuplarının memur gibi cezalandırılacakları konusunda açıklayıcı ve düzenleyici bir hüküm de bulunmadığından, bu paraların mal edinilmesi eyleminin hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçunu oluşturacağı ve zamanaşımı süresi de gözetilerek bir hüküm kurulması gerekeceği nazara alınmadan suç vasfında yanılgıya düşülerek eylemin zimmet olarak kabulü.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2006/9255 K: 2010/4178: Zimmet suçunda mağdurun belli olması ve iade imkanının da bulunması halinde müsadere kararı verilemez. “Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 16/12/2008 gün ve 2008/146-235 sayılı kararına göre mağdurun belli olması ve maddi menfaatin suç mağduruna iade edilebileceği durumlarda zimmetin maddi konusunu oluşturan değerlerin karşılığının müsaderesine karar verilemeyeceğinden tebliğnamede bu hususa ilişkin bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.”
Lehe olduğu kabul edilen 5237 sayılı TCK.nun 212. maddesindeki “sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur” biçimindeki düzenleme nedeniyle, Karakoçan İlçesi mal müdürlüğünde muhakemat memuru olan sanığın zimmeti sağlamak ve açığa çıkmasını engellemek için gerçekleştirdiği kadastro mahkemesi yazı işleri müdürünün imzasını taklit etmek suretiyle gerçeğe aykırı olarak mahkeme sarf cetvelleri düzenleyip bu belgelere istinaden tahakkuk müzekkeresi verile emri düzenlettirme ve tahakkuk müzekkerelerindeki miktarlarda tahrifat yapıp aradaki farkı mal edinme eylemlerinin zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilerek bu suçtan da hüküm kurulup sonucuna göre lehe yasanın belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2008/15183 K: 2009/4872: Orman muhafaza görevlilerinin emvaller üzerinde muhafaza emvalleri sahte nakliye evrakı tanzim ederek depodan çıkarmaya çalışma eylemi nitelikli zimmete teşebbüs suçunu oluşturur. “Sanıklar hakkında sahtecilik, rüşvet alma ve verme suçlarından kamu davası açılmış ise de; müfettiş, bilirkişi ve Adli Tıp Kurumu raporlarına, tanık beyanlarına ve dosya içeriğine göre, orman muhafaza memuru olan sanık …’ın … Deposunda depo memuru, sanık ….’ın ise aynı yer toplu koruma ekibinde orman muhafaza memuru olarak görev yaptıkları, sanık …’in sahte sevk pusulaları düzenleyerek görevli olduğu bölmeden depoya orman emvali gönderip depo fazlası meydana getirdiği, daha sonra sanık Şükrü’nün düzenlediği orman emvalinin niteliği ve miktarı yönünden alt ve üst nüshaları farklı olan nakliye tezkeresi ile diğer sanık …’ya ait kamyona emval yüklenerek depodan mal edinme amacıyla çıkarılmak istendiği sırada orman muhafaza memuru tanık …’ün durumu fark edip jandarmaya ve amirlerine haber vermesiyle olayın ortaya çıktığının anlaşılması karşısında, 09.02.2004 günlü bozma kararında da belirtildiği üzere suça konu orman emvallerinin, kamu görevlisi olan sanıklar … ve …’nün sıfatları gereği muhafaza ve sorumlulukları altında bulunması sebebiyle yüklenen eylemin nitelikli zimmete teşebbüs suçunu oluşturacağı, bu suça 765 sayılı TCK.nun 202/2 ve 5237 sayılı TCK.nun 247. maddelerinde öngörülen cezaların miktarlarına nazaran 765 sayılı TCK.nun 102/2, 104/2 ve 5237 sayılı TCK.nun 66/1-d, 67/4. maddelerinde belirlenen 22 yıl 6 aylık asli ve ilaveli dava zamanaşımına tabi olduğu, suç tarihi ile zamanaşımını kesen mahkümiyet kararları dikkate alındığında bu sürenin henüz dolmadığı gözetilmeden davanın zamanaşımı sebebiyle düşürülmesine karar verilmesi.